top of page

Aslı

Yazı hakkında uyarı: Bu yazı psikolojik ÅŸiddet ve benzerlerini içerebilir. Bu yüzden okumadan önce bu yazının okuyanın kiÅŸisel hayatıyla iliÅŸkilendirebileceÄŸi tetikleyici kısımlarının olabileceÄŸini dikkate alınız.

“Çok uzun süreli bir iliÅŸki olmadı ama önemli olan onunla organik bir baÄŸ geliÅŸtirmiÅŸ olmaktı.”

​

Lise çağındaydım, keÅŸif sürecim yönelimime dair hislerimle baÅŸladı. Bunu ilk keÅŸfettiÄŸim zaman ÅŸöyleydi: cishetler çok kolay bir ÅŸekilde toplumda bir asansörde, bir kafede, ÅŸurada burada denk gelirler ve o muhteÅŸem aÅŸk patlar… Bu benim için kuir bir iliÅŸkide olmuÅŸtu ve kendimi sorgulatan ilk iliÅŸkiydi. Lisede dershanedeyim, birinden aşırı etkilendim. Dedim ki “Bir saniye ya bu erkek deÄŸil.” O zaman politik bir düzlemim de yoktu, kavramlara da hiç aÅŸina deÄŸildim. Åžansa o da etkilenmiÅŸ ve aramızda bir baÄŸ geliÅŸmiÅŸti. Çok uzun süreli bir iliÅŸki olmadı ama önemli olan onunla organik bir baÄŸ geliÅŸtirmiÅŸ olmaktı. Ve o bağın sayesinde bunu çok kolay bir ÅŸekilde insanlara açtım ve fobi ile ilk o zaman tanıştım. O zaman insanlar çok klasik olan fobik tepkileri veriyorlardı. Ne zaman ki fobik tepkileri almaya baÅŸladım o zaman araÅŸtırmaya baÅŸladım ve kendimi aslında bir karmaÅŸanın, kaosun içinde buldum. AraÅŸtırmadan önce dünya benim için gerçekten çok toz pembeydi ve herhangi bir ÅŸey beni rahatsız etmiyordu.

​

Cinsiyet kimliÄŸimle ilgili de aslında bir karmaÅŸa yaşıyordum ama çok tanımlayabildiÄŸim bir süreçte deÄŸildim. Sonra hayatıma o non-binary kiÅŸi girdi ve bir sesimin olduÄŸunu duyabildim. MesleÄŸim gereÄŸi de (artık sosyal hizmet okuyacaktım) bir ÅŸeyleri daha detaylı araÅŸtırmam gerektiÄŸini fark ettim. Zaten benim için araÅŸtırmaya baÅŸlamak demek o aktivizmin içine atılmak demekti ve öyle de oldu. Bu noktada akademide çok büyük mücadele verdim. Birçoklarına göre ÅŸanslı bir akademik çevredeydim ama tabii ki eksiklikleri vardı ve aktivizmi biraz bunun üzerine inÅŸa ettim. Çevremi lubunlar oluÅŸturmaya baÅŸladıkça aktivizmin boyutu büyüdü, bu akademide de kiÅŸisel çevremde de sokaklara döküldü.

​

Bununla birlikte evde süren de bir aktivizm vardı. Ben annemle yaşıyordum ve tek ebeveyndi, ben de tek çocuk. BaÅŸka birçok alanda sorun yaÅŸadığımız gibi tabii lubunluk da bir sorun oluyordu. Çok toz pembe bir yerden geldiÄŸim için kendi kafamın içinde önce biraz onu ölçmek istedim. Anneme örneÄŸin trans cinayetlerinden bahsediyordum ve bakış açısını öÄŸrenmeye çalışıyordum. Sonra yavaÅŸ yavaÅŸ Listag'ın yayınladığı yayınları okumaya çalıştım ona. “Anne okumak ister misin?” “Yok hayır okumak istemiyorum.” “Ä°stersen ben okuyabilirim. Sen gözünü hiç yorma.” Buraya kadar getirdim. Ama bu konuları konuÅŸmak istemediÄŸini söyleyip sınırı çizmiÅŸti. Sonrasında kendimi olabildiÄŸince evden uzak tutmaya çalıştım çünkü yaÅŸamımda kurduÄŸum daha salt bir çevre vardı. En güvende olmam gerektiÄŸini düÅŸündüÄŸüm yerde tam anlamıyla güvende hissedemediÄŸim ve rahat edemediÄŸim için ev sorun teÅŸkil ediyordu. Dolayısıyla eve sadece dinlenmek için gidilen bir yer gibi bakmaya baÅŸlamıştım.

 

“Asla onun gibi ebeveynler olduÄŸunu ve çocuklarını desteklediklerini kabul etmiyor. Bu noktaya geldiÄŸimizde ‘Kaç kiÅŸiler ki,’ gibi bir cevapla karşılaşıyorum.”

 

Mezuniyet zamanım geldiÄŸinde ise çok önceden planladığım bir ÅŸey vardı; bayrak açacaktım. UÅŸak'ta Melisa da açmıştı, kaygılarım olmasına raÄŸmen ondan cesaret buldum. Melisa ile konuÅŸtuk. O gün annem de mezuniyete geldi ve ona önceden rahatsız olmasını istemediÄŸim için bayrak açacağımı söyledim. Yanımda birçok sevdiÄŸim akademisyenim de vardı o gün,  eski partnerim de yanımdaydı. Güç buldum onlardan. Annem öyle bir ortamda bulunmak istemiyorum diye itiraz etti. Dedim ki “Sadece sonuna kadar dinler misin?” Dinledi de gerçekten, bayrağı neden açtığımı anlattım. Bana zarar verecek bir ÅŸey deÄŸildi. O da kendi kaygılarından bahsetti ve anlayabiliyorum çünkü hayatında bir kadın mücadelesi var, “tek ebeveynlik” mücadelesi var, Türkiye koÅŸullarında LGBTÄ°+ların neler yaÅŸadığını biliyor ve kendince korkuları var. En büyük korkularından biri de iÅŸ bulamayacağım korkusu. Dolayısıyla bunlardan ve hayal kırıklığından bahsetti. Bu hayal kırıklığında daha ben devreye girmeden hocam “Bölebilir miyim,” diyerek annemi böldü ve araya girdi. “Aslı'nın çok parlak bir geleceÄŸi var. Kendini çok iyi yetiÅŸtirmiÅŸ birisi ve mutlaka önüne bir ÅŸeyler çıkacak,” dedi. Ama tabii ki orada annemin bakış açısı ÅŸu: konuÅŸan hoca zaten belli bir konuma gelmiÅŸ, tam olarak anlayamaz. Asla onun gibi ebeveynler olduÄŸunu ve çocuklarını desteklediklerini kabul etmiyor. Bu noktaya geldiÄŸimizde “Kaç kiÅŸiler ki,” gibi bir cevapla karşılaşıyorum. 

​

O gün biraz rahatladım ama bir yanıyla da hayal kırıklığıydı. Tabii rahatlama nedenim aslında sorununun daha çok toplumla ilgili olmasıydı, benimle deÄŸil. Orada “Tamam sen bir ÅŸeyler hissediyorsun, yaşıyorsun ama toplum gerçeÄŸi var,” diyordu. Ve bununla birlikte ÅŸunu da söylemiÅŸti, bence birçok lubun ebeveynin belli aÅŸamaları kat ettikten sonra söyleyebildiÄŸi bir ÅŸey, “Umarım bir gün Aslı'dan özür dilemek zorunda kalırım.” Bunu da hocamla diyaloÄŸunda söyledi. Bu bir kabulleniÅŸi de getiriyor beraberinde. Sonra tabii üç hafta kadar benimle hiç diyalog kurmadı, zorunlu ÅŸeyler dışında. Annemle mücadelemizin çok ortak olduÄŸunu düÅŸünüyorum ve bir baÄŸ kurmak istiyorum ama bunu anlatabileceÄŸim bir zemin yok ortada. Çok da doÄŸal, bunu yargılamıyorum. 

 

“Bunu normal-anormal ikilemine sıkıştırmasa, muhtemelen toplumla da bu kadar derdi olmayacak ya da korkuları daha ebeveyn olma düzeyinde kalacak, benim LGBTÄ°+ olmamla ilgili deÄŸil.”

​

Aradan biraz zaman geçince konuÅŸmaya baÅŸladık. Ben artık baÅŸka bir zemin kurarak onunla konuÅŸmak istediÄŸimi söyledim. “Anne, benim de hatalarım var. Birbirimize hep düÅŸüncelerimizi dayatıyoruz. Hiç duygularımızdan konuÅŸmuyoruz. Bence bu yüzden birbirimizi anlayamıyoruz,” dedim. Duygulardan girdim ve bir noktada açık açık ilk defa ÅŸunu sordum “Benim böyle olmam hakkında ne düÅŸünüyorsun?” KeÅŸke sormasaydım ve ‘sorunu benimle deÄŸil toplumla’ düÅŸüncesinde kalsaydık. Tabii ki de çok normal göremiyor. Bunu normal-anormal ikilemine sıkıştırmasa muhtemelen toplumla da bu kadar derdi olmayacak ya da korkuları daha ebeveyn olma düzeyinde kalacak, benim LGBTÄ°+ olmamla ilgili deÄŸil. O günden sonra evet senelerdir annemle bir çatışma var ama en azından artık bir cevabı var, bunu kabul etmiÅŸ oldum. Artık LGBTİ+ derken bunu dolaylı yoldan demeye çalışmıyorum. Ya da eve giderken çantamın bir yüzünde aktivizm unsuru içeren bir ÅŸey varsa onu gizlemeye çalışmıyorum. Biraz daha rahat hissedebiliyorum en azından kendimi. Annemle olan duygusal bağım da terapi konusu.

​

Genel olarak böyle bir hikâyeden geldim. Mücadele verdiÄŸim ve aktivizmle de birleÅŸen ve beni yaÅŸama baÄŸlayan bir trans non binary olarak yaÅŸadığım bir ÅŸeyden daha bahsetmek istiyorum. 2014 ile 2021 senesi arasında bir intihar, ya da kendine zarar verme döngüsü, içindeydim. 2021 senesinde kendime daha çok zarar verecek bir intihar giriÅŸiminde bulundum ve hastaneye kaldırıldım. Psikiyatri kliniÄŸinde de iki ayrı giriÅŸle birlikte toplamda 39 gün yattım ve bu psikiyatri kliniÄŸinde fobiye ve ‘gaslightinge’ maruz kaldım. Ama bu öyle bir ÅŸeydi ki iki ayrı yatış olduÄŸu için ilk yatışta muhtemelen karşılaÅŸtıkları ilk  LGBTİ+ vakaydım. Bir de karma bir servisti, tutumları biraz daha yumuÅŸaktı. ÖrneÄŸin, sigara odası vardı. Sigara odasına kadınları ayrı, erkekleri ayrı sokuyorlarsa beni ikisiyle de sokuyorlardı. Ama ikinci yatışımda kuralın deÄŸiÅŸtiÄŸini söyleyerek bunu yapmadılar. Trans non binary olduÄŸum için bana “hanım” denmesini istemiyordum, bunu ısrarla söylememe raÄŸmen hemÅŸire bana “hanım” diye hitap etmekten vazgeçmiyordu. Psikolog da cinsel kimliÄŸi yatak odasına ait gördüÄŸü için rahatsız olsan da konuyu açma, yatak odanı ifÅŸa etme diyordu.   Ben bu klinik psikologla o klinikten çıktıktan sonra da uzun bir süre görüÅŸtüm çünkü bir baÄŸ kurmuÅŸtum ve yine de beni en çok o koruyormuÅŸ gibiydi, ruhsal olarak aşırı saÄŸlıklı bir süreçte de deÄŸildim. Dolayısıyla fobi bir ÅŸekilde devam etti ama iyi ki kendisinden sıyrılabildim, artık onunla görüÅŸmüyorum. Burada benim için önemli nokta ÅŸuydu: Gaslighting olduÄŸu fark ettiÄŸimde bir ÅŸey yaptım.  Klinikte akÅŸam üç dakikalık telefon görüÅŸmeleriniz oluyor. Ä°lk zamanlar tabii ki de özlediÄŸim insanların aramasını istiyordum. Ve gaslightingi fark ettiÄŸimde başıma gelenleri, oradaki olayları yazmaya baÅŸladım. Sonrasında akÅŸamları annem arıyor mesela ona “X kiÅŸisine söyle o arasın beni, seninle vakit kaybedemem çünkü benim anlatmam gerekiyor,” diyordum. X kiÅŸisi aradığında “Bugün bunlar ÅŸunlar yaÅŸandı ama yaÅŸanmamış gibi davranabilirler çünkü daha önce davrandılar. O yüzden bunları mutlaka tutalım bir kenarda,” diyordum. Åžikâyet edip etmemek konusunda kararsız kaldım ve sonra vazgeçtim.

 

“Hani ÅŸu lanet olası yerde bile varoluÅŸum için mücadele verdim. Åžu hayatta mı veremeyeceÄŸim?”

​

Epey zorlu bir süreçti, beni en çok güçlendiren hayat deneyimim olduÄŸunu düÅŸünüyorum. Hastaneden çıkıp o klinik psikologla tamamen görüÅŸmeyi kestikten beri kendime zarar vermedim. Evet tabii ki kimi zaman aklıma geliyor çünkü bir örüntüm var, aşılması kolay deÄŸil. Bir insan için çok temel bir ÅŸey; yaÅŸamak istiyorum, yaÅŸamak istediÄŸim için benim orada tedavi, saÄŸlık hakkına eriÅŸimim söz konusu. Tedavi olmak istedim ve o tedavi sürecinde bile varoluÅŸum nedeniyle bir mücadele vermem gerekti. Sadece yaÅŸamaya olan inancımın yükselmesi gerekiyordu. Evet yükseldi ama bunun yükselmesinin sebebi uyguladıkları tedavi deÄŸil. Benim orada fobiye maruz kalıp sonrasında ÅŸunu dememdi (tabii ki herkes bunu diyemeyebilir) “Hani ÅŸu lanet olası yerde bile varoluÅŸum için mücadele verdim. Åžu hayatta mı veremeyeceÄŸim?” Beni en çok güçlendiren ÅŸey bu oldu aslında. Tabii ki farklı bir deneyimim olsun isterdim ama bir yanıyla da insanlara nasıl yaklaÅŸmam gerektiÄŸini ya da insanları nasıl daha iyi anlayabileceÄŸimi de öÄŸreten bir yanı da olduÄŸu için “keÅŸke…” dediÄŸim bir ÅŸey deÄŸil. Sanırım olumsuz deneyimler biraz güçlendiriyor beni. Elbette her zaman güçlü olmak zorunda deÄŸiliz. Belki o mecburiyeti kucaklayabilmek önemli. Evet, bu mecburen böyle oldu ve mecburen olması baÅŸta çok yıkıcı geliyordu ama sonra kendimi kucaklamaya baÅŸladım. Hiç kolay olmadı tabii ki. Herkes yapamayabilir ama onu kucaklayabilmek sanırım beni güçlendiren bir ÅŸey. 

​

“Gerçekten günlük hayattaki esenlik de her zaman bu deÄŸil çünkü ben orada bilincimi kaybederek deÄŸil, aksine bilincimin, farkındalığım olduÄŸu bir düzlemde de o esenliÄŸe kavuÅŸmak istiyorum.”

​

Bir özne olarak benim vurgulamak istediÄŸim birkaç nokta var. Birbirimizden güç almaktan, birlikte esenliÄŸimiz için bir ÅŸeyler yapmaktan yani kolektif güçten bahsedeceÄŸim. Çok fazla gece, alkol, parti hayatı ya da kolileÅŸme kültürünün hakim olduÄŸunu görüyorum. Tabii bunun nedenlerini bilerek de söylüyorum. Bu arada ben de bunları çok severim, bu ayrı bir konu. Gerçekten günlük hayattaki esenlik de her zaman bu deÄŸil çünkü ben orada bilincimi kaybederek deÄŸil, aksine bilincimin, farkındalığımın olduÄŸu bir düzlemde de o esenliÄŸe kavuÅŸmak istiyorum. O yüzden mesela bazen eÄŸitimlere katılmak bana çok iyi geliyor. Çünkü açık bir zihinle bir sürü ÅŸey tartışıyoruz, ufkumu geniÅŸletiyor ve hayatıma katabileceÄŸim ÅŸeyler sunuyor. Bu baÄŸlamda ÅŸunun vurgusunu yapmak istiyorum. Sakin geyler vardır ve kahve içmek için buluÅŸabiliriz, gündüz buluÅŸmaları yapabiliriz.

 

“Hayır ben disfori yaÅŸamayabilirim ve kendimi trans olarak tanımlayabilirim, ikilik dışında böyle de varız… Ä°yi ki de varız.”

​

Onun dışında bir de trans+ görünürlüÄŸü ve özellikle trans non-binary özne olmam açısından ÅŸunun vurgusunda bulunmak istiyorum: trans non-binary ne demek insanlar tarafından çok anlaşılmıyor ve belki ne diye soramamışsınızdır. Her cinsiyet kimliÄŸinin kiÅŸiler için biricik olduÄŸunun, artık bu ikili cinsiyet rejiminden çıktığımızdan beri farkında olduÄŸumuzu varsayarak konuÅŸacağım. Hepimiz için ayrı deneyim noktası var ve benim için en zorlayıcı noktaydı. Åžunu bir kere oturttum; atanmış cinsiyetimle, beyan ettiÄŸim cinsiyetim uymuyor ve ikilik içinde de deÄŸilim. Dolayısıyla trans non binary de olabilir yani transı da ikilik içinde düÅŸünmemize gerek yok. Bununla birlikte ilk zamanlarda hiç kolay deÄŸildi kendimi yeterince trans görmek. Bunu yapamıyordum çünkü disforim yoktu, nasıl trans olacağım ÅŸimdi? Hayır, illaki yüksek oranda yaÅŸamak zorunda deÄŸilsin. Bu kadar aktif olmak zorunda deÄŸil. Cinsiyet uyum süreci gerektirmeyebilir. Son altı aydır bir disfori hayatımda var. Ama bu benim için hâlâ cinsiyet uyum süreci, hormon kullanımı anlamına gelmiyor. Kendimi bu noktada artık kucaklayabiliyorum ve bu benim trans non-binaryliÄŸimden bir ÅŸey götürmüyor diyebiliyorum.

​

Bir keresinde kendime uyguladığım içselleÅŸtirilmiÅŸ transfobi beni ÅŸok etti. Bir ateistim ve vulvam var ama penisim de olsun istiyorum bazen. Tabii ki seks oyuncakları var ama o aynı ÅŸeyi yaratmıyor. Bayağı bedensel disfori… Yani bedensel bir ÅŸeyle boÄŸuÅŸurken buldum kendimi. “Böyle yaratılmamışsın nasıl olacak ki?” Sonra hayatımın ÅŸokunu yaÅŸadım. “Bir dakika aÅŸkım, ateistin bir sakin ol, kendine gel,” dedim. Bu sadece lubunluk için deÄŸil, hayattaki herhangi bir ideoloji için de geçerli. Ne kadar donatırsak donatalım kendimizi ya da içselleÅŸtirdiÄŸimizi varsayalım, bir noktada toplumun üstümüze yıktığı o ÅŸeylerin altında ezilebiliyoruz. Onu da gördükten sonra, ilk anda olmadı tabii ki biraz etkisinden sıyrılmam gerekti, ÅŸunu dedim “Hayır ben disfori yaÅŸamayabilirim ve kendimi trans olarak tanımlayabilirim. Ä°kilik dışında böyle de varız… Ä°yi ki de varız.”

Bu yazıda paylaşılan görüÅŸler ve içeriÄŸin sorumluluÄŸu yalnızca ve tamamen görüÅŸmeciye aittir ve hiçbir ÅŸekilde

BaÅŸka Birisi ekibinin ve Hakikat, Adalet ve Hafıza Merkezi’nin görüÅŸlerini temsil etmez.

Önceki
Sonraki
bottom of page